Taha AYHAN/ANKARA, – CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 14 Kasım’da yaptığımız görüşme dahil her istişaremizde Sayın Bahçeli ile sadece iç siyasete değil, dış politikaya dair pek çok konuyu samimiyetle ele alıyor, fikir teatisinde bulunuyoruz. Ülkenin ve milletin hayrına olan her meselede Sayın Bahçeli ile tam bir mutabakat halindeyiz. Uyum ve eş güdüm içinde hareket ediyoruz. Cumhur İttifakımız yoluna ruhla pekleşerek devam ediyor” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, sadece bölgenin değil, tüm dünyada barışın, huzurun hakim olması için gece-gündüz koşturduklarını söyledi. Erdoğan, “Türkiye, küresel siyasette kutup başı olma rolünü günden güne güçlendirmektedir. Rusya-Ukrayna arasındaki çatışma ve 14’üncü ayına ulaşan Gazze soykırımı olmak üzere tüm krizlerin çözümü için yoğun çaba içindeyiz. İsrail-Lübnan ateşkesinden memnuniyet duyuyoruz. Gazze’de kalıcı ateşkes için Türkiye olarak her türlü katkıya hazırız” diye konuştu.
‘ÖNÜMÜZE ÇIKAN ENGELLERİN ÜSTÜNE YÜRÜDÜK’
Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmenin haklı gururu, gayreti içerisinde olduklarını dile getiren Erdoğan, “Söz verdik, sarsılmaz inançla hedefimize kilitlendik. Türkiye Yüzyılı hedefimize Allah’ın izni ile mutlaka kavuşacağız. Ülkemizde maalesef kendisi tuğla üstüne tuğla koymadığı gibi yapılan işleri engelleyen muhalefet anlayışı mevcut. Yaptığımız her hizmeti ülkemizin hanesine kazandırdığımız her kazanımı bu zihniyete rağmen kazandık. Millete mahcup olmamak için düş ile çalıştık. Önümüze çıkan engellerin üstüne üstüne yürüdük. Çıkarcılara rağmen Türkiye’ye en başarılı yılları yaşattık. Bugün de bu hastalıklı yapının yeni hezeyanları ile uğraşıyoruz. Bunlara hak ettikleri cevabı vermeyince densizlik çıtasını artırıyorlar. CHP’nin eski genel başkanının mahkeme salonunda freni boşalmış kamyon gibi savurduğu zırvalar, hakaretler bunun en son örneğidir. Karşımıza çıktığı tüm seçimleri kaybeden bu zat şaibeli kurultayla devrilen bir siyasetçi eskisi. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Karanlık ittifaklar peşinde koşarken gündeme gelme yolunu bize sataşma yolunda görüyor. Bunu da FETÖ’nün eline tutuşturduğu malzemeler ile yapmaya kalkıyor. 17-25 Aralık’ta milli iradeyi savunurken koşa koşa nasıl FETÖ’cülere desteğe gittiğini hatırlıyoruz. Montaj olduğunu ikrar ettiği kasetlere partisinin kürsüsünü açtığını unutmadık. Darbecileri bozguna uğratınca zoraki olarak İstanbul’daki mitinge gelip sonra fabrika ayarlarına dönüp, FETÖ’nün borazanını çaldı. ABD’de hamburgercide ne yaptığını o gün bugündür açıklayamadı. Tüm Türkiye’ye reklamını yaptığı arkadaşı vardı, o da buna ‘bay bay’ dedi. Türkiye’ye getirmekten bahsettiği paraları İstanbul’da bir ofiste deste deste kule yapılırken gördük. Bu zatın Türkiye’yi yönetmeye talip olduğu arkadaşlarının ithamları karaktersizliktir. Yedikleri tokatların hıncı bu zatın gözünü kör etmiştir. Siyasi rekabet başka, siyasette kan davası gütmek başkadır. Kasetle koltuğa geldiğinden beri siyasetin etiğini bir türlü kavrayamadı. Bugün bakınca seçimlerde ülkemizin nasıl bir varta atlattığını görüyoruz. İnsanımız başına geleceklerini görerek bu zata ve ‘6’lı masa’ denen derme çatma yapıya ülkesinin ve evlatlarının geleceğini emanet etmedi. Bunun için milletimize ne kadar teşekkür etsek az. Şimdi de partisinin attığı çukurdan kurtulmak için bize sataşıyor. Sana bu kapıdan ekmek yok. Git yaptığın densizliklerin hesabını yargıya ver. Muhatabın biz değil, yargı” ifadelerini kullandı.
‘KREŞ-ANAOKULU AYRIMINI BİLMİYORLAR’
CHP’nin yeni genel başkanının eskisinden geri kalır yanının olmadığını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Milli Eğitim Bakanlığımız anaokulu hizmetinin işlettikleri kreşlerde verilemeyeceğini hatırlatan yazı gönderiyor. Bu ikazın gerisinde CHP’nin anayasa mahkemesine götürdüğü düzenleme bulunuyor. Öğrenci bursları gibi kendisinin müsebbibi olduğu konuda istismar siyasetine sarılıyor. Cehalet ile ukalalık bir araya gelince çekilmez hal alıyor. CHP ve kimi başkanların sergilediği tablo tam olarak budur. Anaokulu-kreş ayrımını bile bilmiyorlar. Bakanlıktan gelen yazıyı okumamışlar; ama ‘engelleniyoruz’ naraları atmada pek mahirler. Okusalar da yalan alışkanlığından kurtulamıyorlar. Türkiye bir kanun nizam devletidir. Kreş-anaokulu açma şartları bellidir. Kimse ‘ben kuralları takmıyorum’ diyemez. Siyasi fırsatçılık adına çocukların arkasına saklanacak kadar korkak ve çaresizlik içindeler.”
‘DİSİPLİNSİZLİK YAPANLARI KAHRAMANLAŞTIRMAK NEYİN NESİDİR’
Erdoğan, mezuniyet töreninde kılıçlı yemin eden teğmenlere ilişkin, “Mezuniyet töreninde sergiledikleri ‘disiplinsizlik’ nedeniyle soruşturulan teğmenlerle ilgili de aynı durumla karşı karşıyayız. Bunları disiplinsizlikle ilgili yanlışı varsa bu da disiplin kurulunun huzurumuza getirdiği neticedir. Bunlar bize hakaret ettiği için yargılanıp cezaevine giren kişi için de yaygara kopardılar. Protokole oturtacak kadar şuurlarını kaybettiler. Millete hakaret eden kim varsa en büyük destekçisi CHP’dir. Disipline sevk edilen teğmenlerle ilgili bodoslama tavır içine girdiler. Disiplin her yerde lazım; ama söz konusu TSK olunca hayati öneme sahiptir. Pensilvanya’dan emir alan asker üniformalı militanların ülkeyi nasıl felaketin eşiğine getirdiğini gördük. Komutanların talimatına rağmen disiplinsizlik yapanların yarın neler yapabileceğini kim bilebilir. Türkiye pek çok darbe ve cunta girişimini yaşadı. Post modern muhtıra ayıbına maruz kaldı. Kılıç şakırtıları arasında disiplinsizlik yapanları kahramanlaştırmak neyin nesidir? CHP’nin her zaman olduğu gibi bugün de orduya siyaset bulaştırma geleneğinden kurtulamadığı anlaşılıyor. Ordumuzun yıpratılmasına, provoke dilmesine de ‘eyvallah’ demeyiz. Bu ordu bir partinin değil, milletin ordusudur. Peygamber ocağıdır bu ordu. Cenk meydanlarını coşturan, ‘ölürsem şehit kalırsam gazi’ diyen kahramanların ordusudur. Kimse bu orduyu sağa sola çekmesin. Ordumuzun konumunu iyi biliyoruz. CHP zihniyeti, çabasına rağmen ordumuzun ruh kökünü koparamamıştır. Kahraman ordumuz vesayet heveslilerinden ve FETÖ’cü hainlerinden temizlendikçe vatan savunmasını daha iyi yerine getirmeye başlamıştır. Terör örgütlerine nefes aldırmayan bir orduya sahibiz. TSK’nın gıpta ile takip edilen başarılarına bölücü örgüt uzantıları ile yürüyenlerin gölge düşürmesine müsaade etmeyiz. 3-5 oy için ‘Mustafa Kemal’in itleri’ hakaretini sineye çekeceksiniz, bölücü örgüt arkadaşlarından ayar yerken gıkınızı çıkarmayacak, Kandil’den, Pensilvanya’dan gelen destek beyanlarına bir çift laf etmeyip, çıkıp Mehmetçik sevgisinden bahsedeceksiniz bize. Siz önce kara siciliniz ile yüzleşin. Siz, karşısında dut yemiş bülbüle döndüğünüz hakaretlere ses etmediniz, bunun hesabını verin. TSK’ye ‘kimyasal’ iftirası atanlara sahip çıktığınızı açıklayın. Bize laf söylemek sizin haddinize mi? Milletimizin sizin omurgasız siyasetinize karnı tok. Siyaset virüsünün orduyu nasıl çökerttiğini Balkan Savaşlarında acı şekilde tecrübe ettik. CHP’nin sorumsuz yöneticilerinin ordumuzu ‘disiplinsizlik’ tehlikesi ile karşı karşıya bırakmasına göz yummayacağız. Darbecilere ve şakşakçılarına rağmen demokrasi, hukuk, adalet ve sivil siyaseti ve milletimizin hakkını savunmayı gerekirse canımız pahasına sürdüreceğiz” diye konuştu.
‘İSTEMEYEREK CHP’YE OY VERDİLER’
Ülkenin yaşadığı her sınamanın, CHP siyasetinin kirli yüzünü açığa çıkardığını vurgulayan Erdoğan, “Meclis’in ikinci büyük partisi, iktidar alternatifi olan partinin kadroları bu. Ne liyakat ne ehliyet ne de memlekete hizmet gibi bir dert var. Şu hali ile CHP’ye bakıp da kendisi ve ülkesi adına umut gören tek bir vatandaşımız var mıdır? Hırsları boylarını aşan belediye başkanlarına bakıp ülkeyi bunlara emanet edebileceğine inanan biri var mıdır? CHP’ye bakıp Türkiye’nin milli menfaatlerini dünyada savunabilecek bir kadro görebilen var mı acaba? Peki CHP nasıl bu kadar oy alıyor, nasıl bu kadar belediye kazanıyor? Bunun müsebbibi AK Parti olarak biziz. Bu bir özeleştiridir. Açık ve net ‘İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır’ demiş atalarımız. Biz de sorunu önce kendimizde arayacağız. Küresel sorunlar yanlışlarımızla birleşince milyonlarca insanımızı istemeyerek CHP’ye oy vermek zorunda bıraktık. Bu parti bizi yıllarca ispatı olmayan nice konuda yolsuzlukla suçladı, sonra bizi haksızlıkla, hukuksuzlukla suçlayanlar ellerine imkan geçince bunların feriştahını yaptı. Bunların hesabını hem millete hem yargıya verecekler. Kimsenin millet için tahsis edilen kaynakları kendi hırsı için yağmalama, har vurup harman savurma hakkı yoktur. Konserler üzerinden ortaya saçılan yolsuzluklar buz dağının görünen kısmı. Suyun altında daha büyük hırsızlık var. Nasıl düzen işlettiklerini önümüzdeki dönemde göreceğiz. SGK borçlarını ödemekten kaçanların yandaşlarını zengin ettiğini milletimiz görüyor. Sandıkta bunun hesabını milletimiz muhakkak soracaktır. Yolsuzluk yapanlar hukuk önünde hesabını verecektir. Hizmette eksiğimiz olabilir; ama bunlar gibi yağmalatma gibi bir sabıkamız yok. Seçimlere kadar milletin sıkıntılarını çözerek Türkiye Yüzyılı hedefinden sapmayarak, küresel gelişmeleri lehimize çevirip iktidarımızı sürdüreceğiz” dedi.
‘TÜM YÖNLERİYLE ELE ALIYORUZ’
Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısına değinerek, “Türkiye’yi 22 yıldır büyük gayret ve fedakarlıkla tuttuğumuz demokrasi ve kalkınma menzilinden çıkarma, yeniden uçurumdan aşağıya atma rüyası görenlerin ilk hedefi Cumhur İttifakı’nı bozmaktır. Geçtiğimiz haftalarda MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin kendisinin ve partisinin yarım asrı aşkın siyasi kariyerini ortaya koyarak yaptığı cesur çağrının Cumhur İttifakı’na şaşı bakanların iştahını kabarttığını görüyorum. Tabii bu içten pazarlıklı tipler, hep olduğu gibi yine hüsrana uğradı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 14 Kasım’da yaptığımız görüşme dahil, her istişaremizde Sayın Bahçeli ile sadece iç siyasete değil, dış politikaya dair pek çok konuyu samimiyetle ele alıyor, fikir teatisinde bulunuyoruz. Ülkenin ve milletin hayrına olan her meselede Sayın Bahçeli ile tam bir mutabakat halindeyiz. Uyum ve eş güdüm içinde hareket ediyoruz. Cumhur İttifakımız yoluna ruhla pekleşerek devam ediyor. Esasen Sayın Bahçeli temsilcisi olduğu misyon adına gerçekten cesur ve ezberleri bozan bir teklif ortaya koymuştur. Biz de milletimizin Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetme sorumluluğunu verdiği Cumhurbaşkanı olarak bu meseleyi siyasi, sosyal, bölgesel sonuçlarıyla birlikte tüm yönleriyle ele alıyoruz. Kurullarımız değerlendirmelerimize zemin teşkil edecek çalışmaları hiçbir detayı atlamadan ‘Efradını cami ağyarını mani’ bir anlayışla devlet ciddiyeti ve büyük bir hassasiyetle yürütüyor. Bunu da kumarbazlara özgü ‘El artırıyorum’ sorumsuzluğuyla değil, omuzlarımızda taşıdığımız yükün ağırlığının gerektirdiği titizlikle, sükunet ve soğukkanlılıkla yapıyoruz” diye konuştu.
‘TERÖR DUVARINI YIKIP ATACAĞIZ’
Erdoğan, “40 yıldır milletimizin başına musallat edilen terör belasını uhdemizde bulunan tüm imkanları ve araçları kullanarak bertaraf etmekte kararlıyız. Türklerle Kürtler arasında örülmek istenen terör duvarını yıkıp atacağız. Evlatlarımıza terörün olmadığı, şiddetin olmadığı, sırtını silaha, dağa yaslayan terör destekli siyasetin olmadığı bir Türkiye teslim edeceğiz. Bu hedefimizde samimiyiz, kararlıyız. Terör örgütü küresel güçlerin tetikçisi, taşeronu, aparatı olmaktan vazgeçmediği sürece nerede olursa olsun başını ezmeyi sürdüreceğiz. Terör örgütünün siyasi uzantısı olarak hareket eden parti, örgütün güdümünden kurtulup, Türkiye partisi olması yönünde somut ve ikna edici irade sergilemediği müddetçe maşeri vicdanda ve hukuk önünde hesap vermeye devam edecek. Bunu seçim meydanlarında da söyledik. Bu gizli saklı bir şey değildir. ‘Eğer hukuk devleti ilkelerine uyarsanız biz iktidar olarak sizinle uğraşmayız’ dedik. Ama bunlar terör örgütünün mensuplarını belediyelere yerleştirme gayretinde olunca tabii ki hukuk, yargı sizi hesaba çekecek. Meşru sınırlar işinde kalmak suretiyle ülkemizde sivil siyasetin önü ardına kadar açılmışken yedeğine terör örgütünü alarak hiç kimse siyasetçilik oynayamaz. Nitekim Sayın Bahçeli’nin Cumhur İttifakı’nın ortak siyasi vizyonunu yansıtan tarihi çağrısından sonra hem Kandil’den hem DEM Parti’sinden gelen ilk açıklamalar her iki yapının hala aynı kafada olduğuna işaret etmiştir. Bu kafanın mutlaka değişmesi gerekiyor. Karşımızdaki tablo çok da umutlu olmamıza izin vermiyor. Tüm bu zorluklara rağmen ülkemizin milli güvenlik ve diplomasi öncelikleri çerçevesinde sadece bugüne değil, geleceğe odaklanan uzun menzilli bir perspektifle neler yapılabileceğini mütalaa ediyoruz. Geçmişte ne dedik; silahları gömeceksiniz. Silahları gömdüğünüz anda bizim işimiz sizlerin önünü açmaktır. Ama siz silahları gömmez hala her yerde bombaları patlatmaya devam ederseniz, bu devletin eli de sizin omuzunuzda olacak” dedi.
‘TARTIŞMALAR TERÖRLE MÜCADELE ZAAFİYETE YOL AÇAMAYACAK’
Erdoğan, bölge kan deryasına dönmüşken devletin her türlü riske karşı gerekli tedbirleri almasının 85 milyona ve gelecek nesillere karşı vazifesi olduğunu belirterek, “Milletimiz müsterih olsun. Bu tartışmaların hiçbirisi terörle mücadelede en küçük bir zafiyete yol açmayacaktır. Terörle mücadelemiz son teröristi ortadan kaldırıncaya kadar devam edecektir. Ülkemizin güney sınırlarını Akdeniz’den İran hududuna kadar uzanan bir güvenlik kuşağıyla terör örgütlerinin tehditlerinden ülkemizi arındırma projemizi adımı adım sonuçlandıracağız. Önümüzdeki yıl hem diplomatik hem askeri yöntemlere bu konuda yeni kazanımları ülkemizin kar hanesine ekleyeceğiz. Terör örgütünün son dönemde Suriye sahasında yoğunlaşan saldırıları kendisini bekleyen acı akıbeti görüyor olmasından kaynaklanıyor. Kimleri arkalarına alırlarsa alsınlar, sınırlarımızda terör yapısı kurulmasına izin vermeyeceğiz. Bunları yaparken ülkemizi terör yanlışından kalıcı olarak kurtaracak alternatif yöntemleri gündemimizde tutmaktan geri durmayacağız. Cumhur İttifakı olarak omuz omuza vererek terörsüz Türkiye idealini inşallah gerçeğe dönüştüreceğiz” ifadelerini kullandı.