Erzurum’da bulunan Atatürk Üniversitesi’nde faaliyet gösteren Biyoçeşitlilik Bilim Müzesi, Anadolu’da biyoçeşitliliğin korunmasına öncülük ediyor. Müze, ‘Tanımak için korumak gerekir’ ilkesiyle yola çıktı ve 65 yılda toplanmış 250 bin böcek örneği ile 20 bin kurutulmuş bitki çeşidine ev sahipliği yapıyor.

Atatürk Üniversitesi Biyoçeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde Biyoçeşitlilik Bilim Müzesi’nin kurulması için 5 yıl önce başlatılan çalışmalarda, üniversitenin kaynakları kullanılarak yüksek düzeyde bilimsel araştırmaların yapılması ve biyoçeşitliliğin korunarak topluma katkı sağlanması hedeflendi. Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı önderliğinde İtalya ve Rusya’daki müzeler incelendi. Müzenin yer alacağı binada böcek ve bitki türleri toplanmaya başlandı.

Atatürk Üniversitesi’nin çeşitli fakültelerinde bulunan koleksiyonlar Biyoçeşitlilik Bilim Müzesi’ne aktarıldı. Dinozor, kambur balina, mamut gibi replika koleksiyonların yanı sıra birçok türden bitki, böcek, memeli hayvan, sürüngen, balık ve tarihi fosiller, müzede sergileniyor. Ayrıca Doğu Anadolu’daki nehir, baraj ve göletlerde toplanan 2 bin balık türü de özel sıvı içinde muhafaza edilerek müzeye konuldu.

Yaklaşık 65 yılda toplanan 10 bin türde 250 bin böcek ve 20 binden fazla kurutulmuş bitki çeşidinin yer aldığı müze, Anadolu biyoçeşitliliğini araştırmak ve korumak amacıyla kuruldu. Araştırmacılar için hayvanlar ve bitkiler alemini incelemeleri için laboratuvarlar da bulunan müze, topluma bilgi aktarmayı ve bilimsel araştırmalara katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Geçtiğimiz yıl açılan Biyoçeşitlilik Bilim Müzesi, araştırmacı ve ziyaretçiler tarafından ziyaret edilebiliyor. Müze hakkındaki bilgileri paylaşan Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı, müzenin Atatürk Üniversitesi’nin sahip olduğu koleksiyonlarla uluslararası iş birliği yaparak oluşturulduğunu vurgulayarak, Türkiye’de bir ilk olan müzenin bilimsel araştırmalara da ev sahipliği yaptığını belirtti.