Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ali Bahar, bu ülkenin geleceğinde iki sektör kritik role sahip olacağını belirterek, “Biri teknoloji diğeri milli tarım ve gıda güvenliğidir. Bizler bu iki olguyu birleştirecek, teknolojiyi çok iyi kullanan bir tarım sektörü ile inşallah bunu başaracağız” dedi.
ATSO’nun Ekim Ayı Meclis Toplantısı, yönetim kurulu ve meclis üyelerinin katılımıyla yapıldı. Toplantıda konuşan Bahar, kısa süre önce hayatını kaybeden babası İbrahim Bahar’a rahmet diledi. Dünyada ve Türkiye’de çok ciddi gelişmelerin yaşandığının altını çizen Bahar, “Maalesef Orta-Doğu yine acıların, ölümlerin, işkencelerin yaşandığı, masumların katledildiği günler yaşıyor. Gazze’de yaşananlar hepimizin yüreklerini yakıyor. İsrail ordusunun masum sivillere yaşattığı bu vahşeti lanetliyorum, kınıyorum. Bölgede yaşanan acıların bir an evvel son bulmasını, gerginliğin bir an önce bitmesini diliyorum” diye konuştu.
60 bin üyesi ile Türkiye’nin 4. büyük odası olan ATSO yönetim kurulunun görevine gelmesinin üzerinden bir yıl geçtiğini kaydeden Bahar, “Antalya sevdası ile çıktığımız bu yolda, ilimizi hem ekonomi ve ticaret alanında, hem eğitim ve sanayi alanında, hem kültür-sanat alanında, hem sağlık ve sosyal hizmetler alanında, hem teknoloji ve inovasyon alanında yukarı taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz. Sosyal olayları yaşarken değişimi fark etmek kolay değildir. Ancak dışarıdan bakınca, ya da geçmişle kıyaslandığında bu değişimleri daha net görürüz. 2008’den bu yana, son 15 yılda Antalya’nın diğer illerden aldığı net iç göç 317 bin kişi olmuş. Buraya geldikten sonra evlilik ve doğan çocuklar ile birlikte sayı 400 bini geçiyor. Bu sadece iç göç. Bir de yurtdışından Antalya’ya sürekli yaşamak için göç edenler var. Bu alandaki veriler 2016’dan itibaren başladığı için öncesini bilemiyoruz ama 2016’dan bugüne Antalya’nın aldığı net dış göç, yani yurtdışında yaşayan yabancıların yerleşmek için Antalya’ya gelenlerin net sayısı 143 bin olarak gerçekleşmiş. Her yıl ortalama 20 bini içeriden, 20 bini dışarından net 40 bin göç alıyoruz. Dolayısıyla Antalya, sadece bizim değil, tüm Türkiye’nin hatta Dünyanın gözbebeği olmuş ve on binlerce kişi yaşamak için burayı tercih etmiştir”ifadelerini kullandı.
“Göç ülke yararına yönetilmeli”
Göçün her zaman bir sorun olmadığına değinen Bahar, bugün birçok başta sanayide Avrupa’nın en gelişmiş ülkesi olan Almanya’nın nitelikli göç aldığını kaydetti. Almanya’nın geçmişte üniversite mezunlarını tercih ederken, günümüzde değişen şartlar ölçeğinde meslek lisesi mezunlarını tercihe yöneldiğini belirten Ali Bahar, dolayısıyla göç her zaman yasaklanması gereken bir mevzu değil, ülke yararına yönetilmesi gereken sosyolojik ve ekonomik bir gerçek olduğunu vurguladı.
“Günübirlik ev kiralama”
ATSO yönetimi olarak, Antalya’ya hizmet etmek için yola çıktıklarının altını çizen Bahar, “İlkleri yapmak için çalışıyoruz. Sadece üyelerimizin değil tüm Antalya halkının refahını yükseltmek ve şehri daha ileri taşımak için varız. Hem ülkemizde, hem bölgemizde pek çok sorunla karşı karşıyayız. Bunları inançla ve yapıcı bir tutumla gündeme getiriyor, ilgili makamlara iletiyor ve takipçisi oluyoruz. Süreçlerin tüm aşamalarında meclis üyelerimizi bilgilendirmeye çalışıyoruz. Bakın aylar boyunca gerek bu kürsüde gerek farklı vesilelerle, günübirlik ev kiralama konusunu dile getirdik. Bunun gerek ekonomik açından turizm tesislerimize verdiği zararı, gerek kayıt dışılıktan dolayı devletin vergi kaybı, gerekse de kimi durumlarda sosyal hayata ve apartmanlardaki komşulara verilen rahatsızlıkları öne çıkardık. Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’a konuyu bizzat ilettik. Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ilk 16 maddesi TBMM’de kabul edildi. Bu düzenlemeye göre kısa dönem kiralamalara 100 gün sınırı, belge alma, kimlik bildirimi ve sakinlerden muvafakat alma zorunluluğu geldi. Bu ATSO’nun gücüdür, Antalya’nın gücüdür”dedi.
“Göç ve merdivenaltı çalışan”
Bahar, genel kurulda görüşmeye başlanan düzenleme turizm sektörü açısından olumlu karşılansa da, daha koruyucu, daha geniş, daha sıkı tedbirlerin uygulandığı bir çalışmanın kabulünü beklediklerini bildirdi. Bahar, Alanya’da satılan konutlarda 365 gün yaşayan, sonrasında akrabalarının geldiği ve ilçenin ekonomisine katma değer sağladığı yabancı popülasyonunun uzaklaşmaması adına, konunun muhakkak terzi usulü değerlendirilmesinin ve lokal çözümlerle gerekli katma değerin kazandırılmasının ve kayıp oluşmasının önüne geçilmesinin değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Bir süredir, yabancı göçünün etkisiyle kaçak ve merdivenaltı çalışan işletme ve işçi sayısının artmasını, bunun oluşturduğu vergi kaybı ve rekabet bozucu etkisini gündeme getirdiklerini aktaran Bahar, “İlgili tüm makamlarla paylaştığımız bu sorunu da takip ediyoruz. Antalya Vergi Dairesi Başkanı İlhan Karayılan ile bir ara geldik ve özellikle araç kiralama ve turizm sektörlerinde yaşanan kayıt dışılık konusundaki taleplerimizi ve tepkilerimizi kendisine ilettik” dedi.
“İletilen sorunlar”
Bakanlık nezdinde yaptıkları çalışmalarını anlatan Bahar şu ifadeleri kullandı:
“Ticaret Bakanlığına, kredi kartı kullanımı, işletmelerin avukat bulundurma zorunluluğu, vize, haksız rekabet, motorlu kara taşıtları ticareti, e-ticaret ve günübirlik ev kiralama gibi alanlarda 13 sorun ve çözüm önerimizi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına, karayolu ağının nitelik ve kapasitesinin iyileştirilmesi, havayollarının etkin kullanımının sağlanması, Antalya limanının rekabetçi kapasitesinin geliştirilmesi ve ulaşımın, demiryolu alt yapısının güçlendirilmesi ve demiryolu ağının yaygınlaştırılması, bilgi ve iletişim teknolojileri altyapısının güçlendirilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılması alanındaki sorun ve çözüm önerilerimizi sunduk. Ve yansıda gördüğünüz gibi 2028 planlanmasında ön görülen hızlı trenin Antalya ile buluşmasının da çok geç olduğunu kendilerine ilettik. Antalya’da bir metre dahi metro olmamasının, raylı sistem ve kara ulaşımının gelişmemiş olmasının cari açığa turizm, tarım, ticaret ve sanayi yoluyla, hizmet sektörleriyle bu kadar değer katan şehrimizin bir kaderi olmaması gerektiğini de birinci ağızdan ilettik”.
“Antalya’nın tarımdaki sorunları”
Antalya’nın güçlü bir tarım merkezi olduğunu ve bu topraklarda yapılan üretimin sadece Antalyalıları değil, ülke genelinde milyonlarca insanı, ihracat yoluyla da milyonlarca insanı ve kente gelen 13 milyondan fazla turisti beslediğine değinen Bahar, hatta Türkiye’ye gelen 45 milyondan fazla turisti beslediğini kaydetti. Türkiye’de tarım sektöründe yaşanan pek çok sorun olduğunu dile getiren Bahar, bunların başında verimli tarım arazilerinin imarlı ya da kaçak yollarla yapılaşmaya açılması, arazilerin miras yoluyla bölünmesi, hatalı gübreleme ve ilaçlama geldiğini işaret etti.
“Su sorunu”
Elmalı’da en büyük problemin su sorunu olduğunun altını çizen Bahar, “Artık şehrimizin ve ülkemizin en büyük sorunu budur. En önemli yanı tüketimin ölçülememesi ve planlanması sorunudur. Artık üreticimiz kendisi bu konuda sayaç sistemini istemektedir. 3 yılda kullanılacak su, ölçülemediği için 1 yılda kullanılmakta, buna rağmen meyve üreticimiz sırf iklim problemi nedeniyle rekoltesinin yüzde 70’ini maalesef meyve suyu fabrikalarına göndermek zorunda kalmaktadır. İşte artık değerlerimize alın terimize önem, katma değer verme zorunluluğumuzu buradan sizlere ve devletimize bildiriyorum. Ben şahsen bu konuda Antalya’ya güveniyorum. Bu ülkede tarım sektöründe bir rönesans olacak, tarımsal üretim nicelik ve nitelik açısından bir patlama yaşayacak ve bunun liderliğini Antalya yapacak ve bu süreçten en çok faydayı da Antalyalı üreticiler sağlayacak. Hepimiz bunun hazırlığı içinde olmalıyız. Üreticilerimizi, üretici birliklerimizi, kooperatiflerimizi bilinçlendireceğiz. Bankalar ile gübre ve ilaç şirketleri ile ortak projeler yapacağız. AB ile gümrük birliğinin tarım ürünlerini de içine alacak şekilde genişletilmesi sürecine daha yolun başında hazırlıklarımızı tamamlayacağız. Bu ülkenin geleceğinde iki sektör kritik role sahip olacak. Biri teknoloji diğeri milli tarım ve gıda güvenliği. Bizler bu iki olguyu birleştirecek, teknolojiyi çok iyi kullanan bir tarım sektörü ile inşallah bunu başaracağız” dedi.
“Silikon Vadisi olabiliriz”
AOSB’de açılan teknoparkın yüzde 70 doluluk oranına ulaştığını kaydeden Bahar, “Girişimcilerimiz, yazılım, medikal, mekatronik, nanoteknoloji, ilaç, tarım, enerji, elektronik, sağlık, eğitim gibi birçok farklı alanda Ar-Ge çalışmaları yürütecek. Pergeli Antalya Organize Sanayi Bölgesine batırdığınızda ve Antalya’yı içine Burdur Isparta’yı katacak şekilde bir bilişim havzası olarak değerlendirecek olursak, bölgemiz; küresel startupların kuluçka merkezi nasıl Silikon Vadisi ise, biz de Avrupa’nın ve MENA bölgesinin Silikon Vadisi olabiliriz. Bu bizce hayal değil, gerçekle mütenasip Türkiye yüz yılı felsefesine layık bir gerçektir”dedi.
“Kentin güçlü bir limana ihtiyacı var”
Antalya Valisi Hulusi Şahin ise şehrin güçlü bir limana ihtiyacı olduğunu belirterek, “En temel eksikliklerden biri, güçlü bir demiryolunun olmayışıdır. Antalya gibi mükemmel bir coğrafi konuma sahip olan bu kıymetli bölgenin potansiyelini değerlendirmek için bu eksiklikler giderilmelidir. Ticaret çok daha güçlü ve katma değerli olmalıdır. Özürsüz bir şekilde limanımıza özenmeliyiz. Ekim faaliyetlerinizi izledik, çok dolu bir programdır. Bu programı bir yıl içinde başarıyla uygulayabilen çok az oda gördüm. Aynı zamanda sanayi açısından da Antalya’daki OSB’leri domine ediyorsunuz, ATSO olarak onların yürütücü ve itici gücü oluyorsunuz. Katma değerli girişimler üzerine Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin çok önemli bir rolü olduğunu biliyoruz. Üniversite ile sıkı bir iş birliği, iş dünyasına katkı sağlayacaktır. Hem üniversiteye hem de iş dünyasına, en temel sorunları çözmekte sizlerin önemli bir rolü vardır”diye konuştu.
“Cumhuriyet değerlerini anlatmalıyız”
“Cumhuriyetin kurduğu değerlere tüm gücümüzle sarılmalıyız” diyen Vali Şahin, “Sadece sarılmak yetmez, bizim neslimiz zaten biliyor, sorunları da fakirliği de gördü, zenginliği de görüyoruz. Yeni nesil maalesef henüz bilmiyor, zannediyorlar ki dünya hep böyle. Böyle olmadığını genç nesillere anlatmamız lazım. Çocuklarımıza da Cumhuriyetin değerlerini ve büyük Türk milletinin bir ferdi olmanın değerini, kıymetini anlatmalıyız. Bu bizim en önemli meselemizdir. Sizler şirketlerinizde değerlerinizi ikinci nesillere nasıl anlatırız çabası içerisindesiniz, aynı şekilde cumhuriyetin değerlerini de anlatmak bir numaralı meselemizdir. Her fırsatta çocuklarımıza, gençlerimize mensubu oldukları bu büyük milletin bu büyük ailenin, devletin ne demek olduğunu anlatmalıyız. Bun başarabilirler geleceğe umutla bakarız. Bunu başarabilirsek geleceğe umutla bakabiliriz, yoksa bazı ülkelerde olduğu gibi bizim de geleceğimiz kararır” ifadelerine yer verdi.