İSTANBUL, – TÜRKİYE Sağlık Platformu (TÜSAP), sürdürülebilir sağlık vizyonuyla düzenlediği 40’ıncı Vizyon Toplantısı’nı 21 Aralık’ta gerçekleştirdi. Sanofi’nin katkılarıyla etkinlikte ‘Sağlıkta İnovasyon ve Girişim Ekosisteminin Geliştirilmesi’ teması ele alındı. Etkinliğe katılan Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayıp Birinci, “Covid- 19 sonrası dünyada birçok ülke kendi sağlık sistemini restore etmenin yollarını aramaya başladı. Burada en güçlü amaç aslında dijitalleşme. Türkiye çok iyi bir örnek. Türkiye bu alt yapısıyla Covid-19 sırasında sağlık sistemiyle inanılmaz bir başarı gösterdi ve tüm dünyanın dikkatini çekti. Sağlıkta dijitalleşmenin bizim için fırsat alanı olduğunu düşünüyorum” dedi.
Şişli’de bir otelde düzenlenen etkinliğe, Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayıp Birinci, Sanofi Avrasya Bölge Başkanı Cem Öztürk ve sektör temsilcileri katıldı. Sağlıkta inovasyon ve girişimcilik alanında yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği zirvede, bilgi ve fikirler paylaşıldı.
CARE4RARE PROJESİNİN DEMODAY’I GERÇEKLEŞTİ
Zirvede, Sanofi’nin PharmUp Girişimci Destek Programı kapsamında hayata geçirilen ve metabolik ile nadir bir hastalık grubu olan Lizozomal Depo Hastalıkları alanında girişimcilerin yenilikçi çözümlerini desteklemeyi amaçlayan Care4Rare projesinin Demoday etkinliği gerçekleştirildi. Program girişimcileri projelerini sağlık sektörü temsilcilerine tanıtma ve fikirlerini geliştirme fırsatı buldu. Jürinin ve katılımcıların oyları ile düzenlenen ödül töreninde ise ‘Umaxlife’ girişimi birinci seçildi.
BİRİNCİ: TÜRKİYE’DE 90 YAŞINDAKİ İNSANLARIN YÜZDE 44’Ü KENDİ SAĞLIK VERİSİNE SİSTEMLERDEN ERİŞEBİLİYOR
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayıp Birinci, Türkiye’nin sağlık verisini sayısallaştırdığını belirterek, “Böyle baktığınızda bu kadar sayısal veriyle çalışan ender ülkelerden biri. Avrupa Komisyonu raporlarında 4’üncü sırada görünüyoruz. Ama bizden önde olan ülkelerin toplam nüfusu bizim herhangi bir hastanede baktığımız hasta sayısı kadar. Böyle baktığımızda bütün sağlık verisini dijitalleşmiş ve vatandaşı kendi sağlık verisine eriştirmiştir. Aynı zamanda bütün süreçlerini de dijitalleşmesi sayesinde optimize edebilen bir sistemdir. Türkiye’de 90 yaşındaki insanların yüzde 44’ü kendi sağlık verisine sistemler aracılığıyla erişebiliyor. Hekim, hastasının sağlığını takip ediyor. Hasta kendi sağlığını takip ediyor. Bu açıyla baktığımızda birçok ülkenin hayalini kurduğu ancak henüz başaramadığı bir sistemdir” dedi.
‘HASTANEDEKİ DİJİTALLEŞME ORANLARINA BAKTIĞIMIZDA AVRUPA’DAN ÇOK ÖNDEYİZ’
Birinci, “Avrupa Komisyonu raporlarına baktığımızda Almanya ile aramızdaki farkın 18 ülke olduğunu görüyoruz. Eskiden 10 ülkeydi. Ama gittikçe büyük ülkelerin daha gerilere kaldığı nispeten daha küçük ama bizim nüfusumuzun çok altında ülkelerin de biraz daha iyi seviyelere geldiğini görüyoruz. Aslında bu ne kadar iyi şeyler başardığımızı ortaya koyuyor. Sektör açısından da takdir edilecek ciddi tarafları var. Ama kamuoyunun koyduğu standardizasyon ve farklı uygulamalar olmasına rağmen bunların birbiriyle iyi çalışabilmesi sektörün başarısıdır. Bu başarı dışarıda da dikkat çekmeye başladı. Yurt dışı pazarlarında çok iyi yerli firmaların olacağını, vatandaşın sağlığa daha çok tutunmasını ve kendi sağlığını yönetmesini sağlayacak yapay zeka araçlarını da geliştirileceğini düşünüyorum. Bize çok büyük fırsat kapılarını açtığını düşünüyorum. Biz şu an hastanedeki dijitalleşme oranından da baktığımızda Avrupa’dan çok öndeyiz. Amerika’dan sonra dünyadaki en iyi ülkeyiz. Ölçeği çok standardize şekilde kullanıyoruz. Birçok alanda dijitalleşmemizin bize verdiği güçle daha az personelle çalışıyor olmamıza rağmen çok daha erişebilir ve güçlü bir sağlık sistemi üretme fırsatımız oldu. Sağlıkta dijital dönüşümün getirdiği güç bizi başka bir noktaya doğru sürüklüyor. Gelecekte daha çok sanal araçların rol olacağı, Türkiye’deki sağlığı daha yukarı çekebileceği süreci bize yaşatacağını düşünüyorum” diye konuştu.
‘SAĞLIKTA DİJİTALLEŞMENİN BİZİM İÇİN FIRSAT ALANI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM’
Türk firmalarının özellikle yurt dışı pazarlarında ülkelerin sağlık sistemini dönüştürme arzularını çok kolay karşılayacağını aktaran Birinci, “Burada ciddi araçlar üreteceğini düşünüyorum. Covid-19 sonrası dünyada birçok ülke kendi sağlık sistemini restore etmenin yollarını aramaya başladı. Burada en güçlü amaç aslında dijitalleşme. Türkiye çok iyi bir örnek. Türkiye bu alt yapısıyla Covid-19 sırasında sağlık sistemiyle inanılmaz bir başarı gösterdi ve tüm dünyanın dikkatini çekti. Sağlıkta dijitalleşmenin bizim için fırsat alanı olduğunu düşünüyorum. Tabii tüm bu verinin büyük olması yapay zeka ve araçlarının aslında hekimlerimizin işini kolaylaştıracağını hem de vatandaşın kendi sağlığına dair verileri önleyici şekilde kullanabiliyor olması bizim sağlık alanımıza ciddi katkılar sunacak” diye belirtti.
ÖZTÜRK: BU TOPLANTILAR SAĞLIKTA İNOVASYONA ÜLKEMİZİN NE KADAR ÖNEM VERDİĞİNİ GÖSTERİYOR
Sanofi Avrasya Bölge Başkanı Cem Öztürk ise “Bugün, vizyon toplantılarının 40’ıncısına katıldık. Gerçekten bu toplantı sayısı, sağlıkta inovasyona ülkemizin ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Bu toplantılar, akademisyenlerin, sağlık sektörü temsilcilerinin, girişimcilerin ve bakanlığın bir araya geldiği, ülkemizi ileriye taşıyacak fikirlerin tartışıldığı önemli bir platform. Sanofi olarak her zaman bilimin mucizelerinin peşinde olduğumuzu söylüyoruz. İnovasyonu desteklemek için çalışıyoruz. İnovasyonun olduğu her yerde bulunmak, start-up’lara katkıda bulunmak ve ülkemizdeki ekosistemin gelişimine destek sağlamak, temel önceliklerimizden biri. Bugün burada olmaktan dolayı çok mutluyuz” diye konuştu.
‘NADİR BİR HASTALIĞIN TEŞHİSİ, ORTALAMA 8 YIL GİBİ SÜRE ALIYOR’
“Türkiye’ye geleli yaklaşık 5 yıl oldu ve bu süre zarfında inanılmaz şeyler yaşadık” diyen Öztürk, “2 yıl boyunca evlerimize kapanmak zorunda kaldık, ancak start-up’lardan gelen buluşlarla tekrardan evlerimizde çıkma fırsatı bulduk. Buradan ilham alarak biz de 4 yıl önce bir hayal ile yola çıktık. “Acaba Türkiye’den başarılı start-up’lar çıkartabilir miyiz, onlara destek olabilir miyiz?” diye. PharmUp Girişim Destek Programımız ile her yıl yaklaşık 70 başvuru aldık ve zamanla oldukça kapsamlı bir ekosistem oluştu. Teknoparklar, üniversiteler ve çeşitli kurumlar da sundukları imkanlar ile bu sürece destek oldu. Bugün de özellikle tüm dünyanın zorlandığı bir alan olan nadir hastalıklar üzerine 5 farklı çözüm geliştiren start-up’ı dinleme fırsatımız oldu. Dünyada nadir hastalıkların teşhisi, ortalama 8 yıl gibi süre alıyor. Bu süre zarfında hastalığı ararken hastanın durumu kötüleşiyor ve devletlere ek bütçe çıkıyor. Bu noktada yapay zekanın bu alanda kullanılması inanılmaz önem taşıyor. Bugünkü projeler arasında gerçekten çok iyi fikirler vardı. Etkinlik sırasında, dinleyiciler arasında “Bu projelere yatırım yapalım” diyenleri bile duyduk. Zaten bizim amacımız da böyle bir ortam sağlamak” ifadelerini kullandı.
GÖREN: ONKOLOJİK TEDAVİLERİN BİR PARÇASI OLMA HEDEFİYLE YOLA ÇIKTIK
Care4Rare programının birincisi seçilen ‘Umaxlife’ projesinin sahibi Orhan Gören de “Öncelikle Sanofi’ye teşekkür ederiz. Baştan itibaren yoğun bir çalışma sürecinin sonunda burada bulunuyoruz. Projelerimize baktığımızda, mental sağlığımızın bedenimizde ortaya çıkardığı tepkileri analiz etmeye odaklanıyoruz. Hangi tepkilerin bizde travmatik etkiler yarattığını ve hangilerinin yaratmadığını objektif bir şekilde değerlendirebileceğimiz bir sistem geliştirmeyi hedefliyoruz. Özellikle onkolojik tedavilerin bir parçası olma hedefiyle yola çıktık” dedi.