Aliekber METE-Canberk ÖZTÜRK/ANKARA, – AİLE ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Sosyal Risk Haritası uygulamasıyla 81 il ve 922 ilçemizde, kadınlara yönelik şiddet, çocuk istismarı ve bağımlılık gibi tehditleri önceden belirlemek için hane bazlı bir erken müdahale sistemi oluşturuyoruz. Adalet, İçişleri, Milli Eğitim, Sağlık, Gençlik ve Spor bakanlıklarımızın verileriyle entegrasyon sağlayarak sosyal riskli durumları erken tespit edebileceğiz. Çalışmamız tamamlandığında henüz gerçekleşmeden şiddet vakalarına müdahale edebilme kapasitemiz gelişecek” dedi.
TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Hulki Cevizoğlu başkanlığında toplandı. Komisyon toplantısının açılışında konuşan Cevizoğlu, kadına yönelik şiddetin evrensel bir sorun olduğunu belirterek, “Kadına şiddet; coğrafi sınır tanımıyor, ekonomik gelişmişlik düzeyine bakmıyor. Gelişmişlik düzeyi yüksek olan ülkelerde de söz konusu, eğitim düzeyi ve ekonomik düzeyi düşük olan ülkelerde ve bölgelerde de geçerli. Uzmanlara göre bunun kaynağında, gerek çocukluk gerekse yetişkinlik döneminde aile içinde ve çevresindeki davranışların gözlemlenerek bunların kopyalanması, çocukların büyüdüğü zaman da şiddet davranışını kopyalayarak devam ettirmesi de yatıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede farkındalık oluşturulması ve zihniyet dönüşümünün sağlanması bu şiddetin önlenmesi için çok önemli bir faktör. Aynı zamanda kadına şiddetin eylemsel bir tarafı da var. Kadına şiddet ve kadına yönelik ayrımcılığın önlenmesi çalışmaları daha önceki toplantılarımızda da söylediğimiz üzere hem psikolojik hem sosyal antropoloji hem de siyaset bilimini ilgilendiren bir durum” ifadelerini kullandı.
‘KOMİSYON KURULMASI SON DERECE KIYMETLİ’
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da komisyona sunum yaptı. Bakan Göktaş, kadına yönelik şiddetin, toplumsal dayanışma ve ortak sorumluluk anlayışıyla hareket edildiğinde çözülebileceğini işaret ederek, “Bu noktada hepimiz elini taşın altına koymalı, güçlerimizi birleştirmeli ve kadına yönelik şiddetin hiçbir şekilde yer almadığı bir toplum inşa etmek için adımlar atmalıyız. Kadına yönelik şiddet farklı boyutlarıyla; fiziksel, psikolojik, ekonomik, siber şiddet var. Siber şiddet yeni bir şiddet türü olarak karşımıza çıkıyor. Kadınlar sosyal medya üzerinden tacizlere uğruyor, şantajlara maruz kalıyor. Bu yönleriyle şiddetle mücadelenin çok taraflı ve çok katmanlı yaklaşım gerektiren bir mesele olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla kamu kurumları, şehir-toplum kuruluşları, üniversiteler, medya ve toplumun tüm kesimlerinin iş birliği elzemdir. Toplumsal farkındalık oluşturmak, yasal düzenlemeleri güçlendirmek ve mağdurlara destek sunmak gibi hususlarda tüm paydaşların ortak hareket etmesini sağlamak hakikaten kritik bir öneme sahiptir. Bu noktada Gazi Meclis’imizin kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin araştırma komisyonunu kurarak, bu hassas ve hayati konuda bir irade ortaya koymasını son derece kıymetli buluyoruz” diye konuştu.
‘HER AŞAMADA MAĞDURLARIN YANINDAYIZ’
Kadına yönelik şiddetin küresel bir sorun olduğunu aktaran Bakan Göktaş, bakanlığın kadına yönelik şiddetle mücadele ve kadının güçlendirilmesini temel alarak çalışmalar yaptığını söyledi. Bakan Göktaş, kadına yönelik şiddetle mücadeleden taviz vermeyeceklerini vurgulayarak, “Kadına yönelik şiddette tek bir vaka bile bizim için fazladır. Hayattan koparılmış tek bir kadının, tek bir çocuğumuzun acısını görmezden gelmemiz söz konusu dahi olamaz. Bu kadınlar hepimizin kardeşi, bu çocuklar hepimizin çocuğu. 81 ilde avukatlarımızla; kadın, çocuk ve aile üyelerine yönelik her türlü şiddet, tehdit, istismar, ısrarlı takip vakalarını ve tüm iddiaları büyük bir titizlikle takip ediyoruz. Tüm davalarda bakanlık olarak biz varız. Her aşamada mağdurların yanında bizzat yer alıyoruz. Bu kararlılığımızı hep birlikte daha güçlü bir mücadeleyi dönüştürmek için her türlü iş birliğinin açık olduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyoruz” dedi.
‘OLASI RİSKLERİ ÖNLEMEYİ AMAÇLIYORUZ’
Daha sonra ALO 183, Kadın Destek Uygulaması (KADES), Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi (GAMER) ile Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’nin (ŞÖNİM) yaptığı çalışmaları komisyon üyeleriyle paylaşan Bakan Göktaş, ‘devrim’ olarak nitelediği ‘Sosyal Risk Haritası’ ile ilgili şunları söyledi:
“Sosyal Risk Haritası uygulamasıyla 81 il ve 922 ilçemizde, kadınlara yönelik şiddet, çocuk istismarı ve bağımlılık gibi tehditleri önceden belirlemek için hane bazlı bir erken müdahale sistemi oluşturuyoruz. Adalet, İçişleri, Milli Eğitim, Sağlık, Gençlik ve Spor bakanlıklarımızın verileriyle entegrasyon sağlayarak sosyal riskli durumları erken tespit edebileceğiz. Örneğin Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, hareketli psikiyatri tedavisi görmekte olan kişilerin, eş ve çocuklarına ilişkin ayrı bir çalışma yapılarak ve varsa tehlikeli durumların önüne geçmeyi hedefliyoruz. Çünkü son aylarda gördüğümüz bazı şiddet vakalarında, faillerin aslında ailelerin hiçbir şekilde şiddete yönelik bir müracaatta bulunmadıklarını görüyoruz. Fakat faillerin psikiyatri tedavisi gördüğünü veya farklı tedavileri gördüğünü biliyoruz. Dolayısıyla burada bu eksiği fark ettik. ŞÖNİM ile emniyette herhangi bir şikayette bulunmayan ancak erkek şiddetine maruz kalan kadını nasıl daha iyi koruyabiliriz mantığıyla hareket ediyoruz. Dolayısıyla bu mekanizmanın etkili olacağını düşünüyoruz. Benzer şekilde İçişleri Bakanlığımızdan aldığımız verilerle suça bulaşmış kişilere yönelik profil çalışmaları yaparak olası riskleri önlemeyi amaçlıyoruz. Hatta mahalle muhtarları, okul öğretmenleri de dahil olmak üzere tüm kamu kurum ve sivil toplum kuruluşlarıyla koordinasyon halinde bu çalışmayı gerçekleştiriyoruz. Çalışmamız tamamlandığında henüz gerçekleşmeden şiddet vakalarına müdahale edebilme kapasitemiz gelişecek.”
‘ŞİDDETLE MÜCADELEMİZ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÖNCE BAŞLADI’
Bakan Göktaş, kadına yönelik şiddet ile mücadelenin İstanbul Sözleşmesi ile dar bir kapsamda ele alınmaması gerektiğini kaydederek, “Bizim kadına yönelik şiddetle mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi’nden çok daha önce başlamıştır. Sözleşmeden çıkılmasına bu mücadelemizin kesintiye uğraması anlamına gelmemektedir. İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan 45 ülkeden 26’sı sözleşmeye çekince koymuştur. Avrupa Birliği ülkelerinden İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış bazı ülkeler, kendi iç hukuklarında herhangi bir düzenleme yapmamıştır. Bu ülkelerde şiddetle etkin bir şekilde mücadele yürütülmediğini iddia edebilir miyiz? Diğer yandan bazı ülkeler ise bu konuda kısmi düzenlemelere geçmiştir. Yıllarca siyaset yapmış biri olarak, diğer ülkelerdeki uygulamaları da yakından takip ediyoruz. Avrupa’da çok az sayıda ülkede kadına yönelik şiddet konusunda yasal bir düzenleme mevcut” ifadelerini kullandı.