Medline Adana Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Adam, “Halk arasında ‘kemik erimesi’ olarak da adlandırılan osteoporoz, erken dönemde büyük sorunlara neden olmasa da yaş ilerledikçe kemiklerde hasar oluşumuna ve kırılmalara yol açabiliyor” dedi.
Halk arasında ‘kemik erimesi’ olarak da adlandırılan osteoporoz, erken dönemde büyük sorunlara neden olmasa da yaş ilerledikçe kemiklerde hasar oluşumuna ve kırılmalara yol açabiliyor. Osteoporozun en dikkat çekici yönü ise genellikle kemikte kırık meydana gelmeden önce sessiz bir hırsız gibi ilerleyerek, hiçbir belirti vermemesi oluyor.
Günümüzde 50 yaşın üzerindeki her 3 kadından birini tehdit eden osteoporoz, ileri yaş erkeklerde de görülüyor. Medline Adana Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Adam, toplumda en sık görülen metabolik kemik hastalığı olan ve artık bir halk sağlığı sorunu haline gelen osteoporoz hakkında önemli bilgiler verdi.
“Risk yaşla beraber artıyor”
“Bebeklik ve çocukluk döneminde artan kemik kitlesi 30-35 yaşlarında zirve yaparken daha sonra her yıl ortalama yüzde1 azalıyor. Kadınlarda menopoz sonrası ilk yıllarda östrojen hormonunun koruyucu etkisi ortadan kalkınca yıllık kayıp oranı yüzde 3 ila 5’e kadar çıkabiliyor” diyen Prof. Dr. Adam, bunun altında yatan nedeni ise kadın anatomik yapısındaki kemik yoğunluğunun erkeklere göre daha az olması şeklinde açıklıyor.
“Kalça kırıkları hayatı tehdit ediyor”
Osteoporozun en korkulan ve istenmeyen bulgusunun 80’li yaşlarda görülen kalça kırığı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Adam, bu çağlarda kalça kırıklı hastaların yüzde 20-25’inin altta yatan diğer hastalıklarının da etkisi ile hayatlarını kaybettiklerini söyleyerek ekliyor: “Osteoporoza bağlı omur kırıkları ise kendini sırt ağrısı olarak gösterir. Devam eden süreçte boy kısalması, kamburluk, karın içi organlara bası sonucu kabızlık, yanma gibi mide ve bağırsak sorunları görülür. Osteoporoza bağlı en sık görülen kırık ise el bilek kırıklarıdır. 50’li yaşlarda basit düşme sonucu görülen el bilek kırıkları günlük yaşam aktiviteleri bozan önemli bir unsurdur.”
“Korunma çocuk çağında başlamalı”
Osteoporozdan korunmanın çocukluktan başlaması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Adam, “Zengin kalsiyum içeriğine sahip besinlerin günlük tüketilmesi, güneş ışınlarından faydalanılarak yeterli D vitamin alınması ve düzenli egzersiz ile kas kitlesini, dolayısı ile kemik kitlesini arttırmak mümkündür. Yapılacak egzersizler yerçekimine karşı direnç egzersizleri olmalıdır. Basketbol, voleybol, ip atlama, koşma vb. egzersizler erken dönemlerde tercih edilirken, ileri yaşlarda ise yürüyüş hatta sadece yerinde yaylanma hareketi bile yeterli olacaktır. Ayrıca D vitamin kan değerleri çok düşük ise D vitamini takviyesi, sigara ve alkolden uzak durulması, soda ve kolalı içeceklerin tüketilmemesi, çay ve kahve tüketiminin günde 2-3 fincan ile sınırlandırılması önerilir. İlaç tedavisi gereken bireylerde ise ilk tercih bisfosfonat grubu ilaçlardır” diyerek bisfosfonatların yetersiz kaldığı ya da yan etkisi nedeniyle kullanılamadığı durumlarda ise daha başka ilaç seçeneklerinin gündeme gelebileceğini anlatıyor.
Erkekler de risk atında
Erkeklerde erken dönemde düşük enerjili bir travma ile kemik kırığı oluşmasının osteoporoza karşı uyarıcı olması gerektiğini de kaydeden Prof. Dr. Adam, “Erkek osteoporozunda araştırılması gereken durumlardan biri hipogonadizmdir (Cinsiyete özgü seks hormonlarının hiç olmaması veya yetersiz olması). Erkeklerde koruyucu ve tedavi edici yaklaşımlar ise kadınlarla aynıdır” diyor.
Kimler osteoporoz riski altında?
3 aydan uzun süre kortizon kullananlar
Hipertiroidi hastaları
Antiepileptik ilaç kullananlar
Aile öyküsünde osteoporoz olanlar
1 aydan uzun süre yatak istirahati alanlar
Ailesinde kalça kırığı olanlar
Menopoz dönemindeki kadınlar
Boy kısalması olanlar.